İlk kez oluyor.
ABD’nin üç büyük otomobil üreticisinde işçiler ilk kez aynı anda greve başladı.
Detroit Three denilen (Detroit Üçlüsü) üç üreticide; General Motors, Ford Motor ve Stellantis (Chrysler) toplam 12 binden fazla otomobil işçisi daha yüksek ücret artışı ve daha iyi koşullar talebiyle Cuma günü greve gitti.
Grevin büyümesi ve uzaması halinde ABD ekonomisine ve başkanlık seçimlerini etkileyeceği belirtiliyor.
TÜM İŞÇİLERİN KATILIMIYLA BÜYÜK BİR GREV HALİNE GELEBİLİR
Üç büyük üreticide yaklaşık 150 bin işçiyi temsil eden Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası (United Auto Workers – UAW) ilk aşamada yüzde 20’lik acil artış dahil olmak üzere dört buçuk yıllık sürede yüzde 36’lık ücret zammı ve sosyal yardımlarda iyileşme talep etti. Sendika ilk olarak yüzde 40 ücret artışı istemişti.
Otomobil üreticileri ise dört buçuk yıllık sözleşme süresi boyunca yüzde 20 ücret artışının üzerine çıkmadı. Ford Motor, sendikanın teklifinin şirketi iflasa götürebileceğini açıkladı.
Sendika ayrıca tüm işçiler için tanımlanmış emeklilik maaşlarının yeniden sağlanmasını, haftada 32 saatlik çalışma, iş güvenliği garantileri, yaşam maliyetinde ek artışlar ve geçici işçi kullanımının sona ermesini istiyor. Sendika otomobil üreticilerinin yüksek kârları, cömert yönetim ödemeleri ve EV satışlarına yönelik büyük devlet sübvansiyonlarını gerekçe göstererek yüksek ücret artışları istiyor.
Aslında, bunlar “stratejik grevler”, yani sınırlı fabrikalarda yapılan bir nevi duyuru grevleri… Her şirketin bir fabrikasında yapılıyor, daha iyi teklifler getirmeleri için şirketler üzerindeki baskıyı artırma amaçlı…
İşçiler arasında öfke ve mücadele kararlılığı üst düzeyde, çalışanlar, aynı anda hep birlikte grevden yana… İşçilerin yüzde 97’si büyük ücret artışları, yaşam maliyeti düzenlemeleri ve yenilenecek emeklilik maaşları düzenlemesi, tüm geçici işçilerin derhal işe alınması ve işten çıkarmaların sona erdirilmesi amacıyla greve gidilmesi yönünde oy kullandı.
Detroit Üçlüsü’nde toplu sözleşmeler sona ermiş durumda ancak UAW işçilere kesinlikle işi bırakmamalarını, üretimi sürdürmelerini ve gelişmeleri izlemelerini emretti.
Beyaz Saray Yönetimi de grevleri yakından izliyor, şirketlerin CEO’ları ve sendikacılarla görüşmeler yapılıyor. ABD Başkanı Joe Biden, kimsenin işçilerin greve gitmesini istemediğini, ancak işçilerin bu şirketlerin elde ettiği kârdan pay alması gerektiğini söyledi. Tabii, her an bir uzlaşma sağlanabilir.
ABD EKONOMİSİNİN PERFORMANSINI YAVAŞLATABİLİR
Grev, tek başına ABD ekonomisinde bir durgunluğu tetiklemese de, dünyanın en büyük ekonomisinin performansını yavaşlatabilir.
Önümüzdeki haftalarda üç şirketteki 146 bin UAW sendikası üyesinin tamamını kapsayacak şekilde genişletilmesi halinde son 25 yıldaki en büyük otomotiv endüstrisi grevi olabilir.
Tahminlere göre, tam kapsamlı bir grev, her gün yarım milyar dolar üretim kaybına (ABD ekonomisinin günlük mal ve hizmet üretiminin değeri 73 milyar dolar) neden olabilir.
Tam kapsamlı grevin bir ay sürmesi ABD ekonomisinde bu çeyrekte yıllık gayri safi yurtiçi hasıla (GSYİH) büyümesinde yüzde 0.2’lik mütevazı bir düşüşe neden olabilir. İstihdam artışı geçici olarak negatife dönüşebilir.
ÇİN EKONOMİSİ TOPARLANIYOR MU?
Geçen hafta Çin’den gayet olumlu veriler geldi. Tüketiciler otomobillere ve akıllı telefonlara daha fazla para harcadı ve yaz seyahatlerinde savurganlık yaptılar; bu da temmuz ayında deflasyonist bölgeye girdikten sonra enflasyonun ağustos ayında sıfırın üzerine çıkmasına yardımcı oldu.
Kentsel işsizlik oranı geçen ay, nisan ayından bu yana ilk kez geriledi ve sanayi üretimi artışı hızlandı. Ayrıca, bankalar beklenenden daha fazla yeni krediler verdiler.
Ağustos ayında ülkede sanayi üretimi ve perakende satışlar artarken, krizden etkilenen emlak sektöründeki azalan yatırımlar, ekonomideki sallantılı durumun devam ettiğini gösteriyor.
Sanayi üretimi ağustos ayında bir yıl öncesine göre yüzde 4.5 arttı, beklenti yüzde 3.9’du. Tüketimin bir göstergesi olan perakende satışlar da tatil sezonunun da etkisiyle ağustos ayında yüzde 4.6 ile hızlı bir artış göstererek mayıs ayından bu yana en hızlı büyümeyi kaydetti. Beklenti yüzde 3’tü.
EN KÖTÜNÜN GERİDE KALDIĞINI SÖYLEMEK ZOR
İyimser veriler, ekonomiyi canlandırmak için alınan son önlemlerin meyve vermeye başladığını gösteriyor. JP Morgan da 2023 GSYİH büyümesi tahminini yüzde 4.8’den 5’e yükseltti.
Ancak özellikle güç durumdaki emlak sektörü nedeniyle ihtiyatlı beklentiler sürüyor, kalıcı bir toparlanma garanti olmaktan çok uzakta…
Pekin’in uzun vadeli bir yavaşlamanın kök salmasını önlemek için teşvik çabalarını artırması ve genişletmesi gerektiği konusunda uyarılar yoğunlaşıyor.
ALMANYA’DA İŞLER KÖTÜ: DURGUNLUK DERİNLEŞİYOR
Türkiye’nin en büyük ticaret ortaklarından, en büyük ihracat pazarı Almanya’nın ekonomisi olumsuz sinyaller veriyor.
Temmuz ayında imalat sanayinde yeni siparişler bir önceki aya göre yüzde 11.7 azaldı. Bu pandeminin başladığı Nisan 2020’den beri en büyük aylık düşüş. 2023’ün ilk yarısında elektrik üretimi de geçen yıl aynı döneme göre yüzde 11.4 düştü.
Alman ekonomisi yılın birinci çeyreğindeki yüzde 0.1 daralmanın ardından ikinci çeyrekte sıfır büyüme göstermişti. Yılın ilk yarısında reel ücretlerde ve özel tüketim harcamalarında düşüş yaşandı.
Bu yıl GSYİH’nın yüzde 0.5-0.6 seviyesinde küçülmesi bekleniyor. 2022-2025 döneminde yıllık ortalama yüzde 1.2 ile Almanya’nın Avrupa’da en yavaş büyüyen ekonomilerden biri olacağı tahmin ediliyor.
Almanya’da durgunluğun derinleşmesinin birkaç nedeni:
– Rusya doğal gazına bağımlı olan Alman sanayinde özellikle enerji yoğun sektörler kötü bir dönem yaşıyor. Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’dan gaz tedarikinin kesintiye uğraması ve düşük karbonlu enerji kaynaklarına geçiş Alman ekonomisine yaramadı.
Alman endüstrisinin doğal gaz tüketimi yaklaşık yüzde 30 azaldı. Gaz tüketiminde gerileme sanayi üretiminde zayıflığa ve ekonomide durgunluğa neden oldu. Örneğin kimya sanayi üretiminin bu yıl yüzde 11 gerileyeceği tahmin ediliyor.
– Enflasyon, dünya genelinde gelişmiş piyasalarda olduğu gibi Alman ekonomisi için de açık bir risk oluşturuyor. Almanya’da enflasyon geçen yüzde 8.8’e çıksa da ağustos itibarıyla yüzde 6.1… Bu Euro bölgesindeki en yüksek oran…
Tüketici harcamaları geçen yıl son çeyrekten bu yana hız kesti. Alışveriş yapanların yüksek fiyatlara tepki göstermesi nedeniyle bunun tüketici talebinde düşüşe yol açacağı beklentisi yükseliyor.
– Yedi yıldır Almanya’nın en büyük ticari ortağı olan Çin ile ticari denge bozuluyor. Çin’den Almanya’ya otomotiv ihracatı yılın ilk yarısında yüzde 75 artarken, Almanya’nın ihracatı yüzde 21 geriledi.
Çin dünyaya otomobil ihracatında Almanya’yı geride bıraktı. 2023 ilk yarısında Çin’in ihraç ettiği otomobil adeti 1.93 milyon iken, Almanya’nın 1.42 milyon adet. Bu veriler Avrupa’nın en büyük otomobil üretim merkezi üzerindeki artan baskıyı gösteriyor. Sadece Çin’e değil, diğer ticaret ortaklarına da daha az ihracat yapıyor.
IMF’DEN ARJANTİN’E; YA REFORM YAPACAKSIN YA DA DESTEĞİ ÇEKERİZ
IMF’den en çok borç alan ve ciddi bir ekonomik krizdeki Arjantin’de işler çok karışık… IMF fena bastırıyor: Ya büyük reformlar yapacaksın ya da fişi çekeriz…
Arjantin ile IMF’nin neredeyse 70 yıla yayılan zorlu bir mazisi var. Ancak bu sefer işler daha da kötüye gidebilirmiş gibi görünüyor.
Bundan beş yıl önce Arjantin, IMF’den yüksek enflasyon ve yüksek bütçe açığının damgasını vurduğu ekonomik krizden çıkmasına yardımcı olmak için 57 milyar dolarlık bir kurtarma paketi aldı.
IMF’NİN TÜM ÜLKELERDEN BİRİNCİ ŞARTI: FAİZ DIŞI BÜTÇE FAZLASI
O zamanki Devlet Başkanı Mauricio Macri’ydi, ancak Güney Amerika’nın ikinci büyük ekonomisini tekrar ayağa kaldırmayı beceremedi. Ekonomik kriz daha da derinleşti.
Halen Arjantin resesyona girmek üzere, enflasyon yüzde 100’ün üzerinde seyrediyor ve dolar rezervleri ekside… IMF’nin şart koştuğu ekonomik hedeflere ulaşılamadı.
IMF faiz dışı bütçe dengesi gibi hedeflere ulaşılamadığından dolayı ülkeye olan desteğini çekmeyi düşünüyor. Böyle bir durumda Arjantin’in borçlarını ödeyememesi yani temerrüde düşmesi kaçınılmaz…
Şimdilik ekim ayındaki seçimleri bekliyor. Geçen ay yapılan ön seçimlerden sonra ön sıralarda yer alan aşırı sağcı Javier Milei’nin seçilmesine kesin gözüyle bakılıyor.
Milei ekonomiyi dolarize etmek istiyor ve Fon’un Arjantin’i yıllık bazda GSYİH’ya oranı yüzde eksi 1.9 olarak hedeflenen faiz dışı bütçe açığını daha hızlı düşürmesi için teşvik etmesi gerektiğini söyledi.
22 Ekim seçimlerini kazanıp Aralık’ta iktidara gelse bile, Milei daha sıkı koşullar ve daha derin yapısal reformlarla birlikte ve Arjantin’in 23’üncü IMF programını yürürlüğe koymak için çok zorlu bir dönem geçirecek.
MILEI GARİP BİR POLİTİKACI; BAKIN NELER SAVUNUYOR?
Milei garip bir politikacı… Merkez bankacılığı ve herhangi bir emtia tarafından desteklenmeyen itibari para birimlerini tarihi bir sahtekarlık olarak nitelendiriyor.
“Merkez bankasını yakıp kül etme” ve peso yerine doları ve serbest piyasanın para olarak seçeceği herhangi bir malı koyma sözü verdi. Değerli metallere ve Bitcoin’e olumlu bakıyor.
52 yaşındaki Milei, dolarizasyon modelleriyle ilgili düşüncelerini, IMF heyetiyle yaptığı görüşmede onlara da anlattı. IMF, para birimini dolara bağlamaya tabii ki hayır demez.
Vergiyi bir çeşit hırsızlık olarak adlandırdı ve birçok vergiyi büyük ölçüde azaltmaya ve sonunda ortadan kaldırmaya çalışacağını söyledi.
Milei ayrıca hükümeti radikal bir şekilde küçültmek ve çok sayıda bakanlığı ortadan kaldırmak istiyor. Ayrıca iklim değişikliğinin bir aldatmaca olduğunu savunuyor.
MEĞERSE BATAN BANKALAR TEMEL BANKACILIK KURALLARININ UZAĞINDA İMİŞ
Geçen hafta enteresan bir açıklama da Basel Bankacılık Denetim Komitesi’nden geldi.
Meğerse, mart ve amyıs ayları arasında yaşanan bankacılık krizinde batan Credit Suisse ve Silicon Valley Bank gibi aktifleri 1 trilyon dolardan fazla olan bankalar, temel bankacılık kurallarının epey uzağında imiş…
Basel Komitesi, krizin birçok eksikliği ortaya çıkardığını, bankaların yönetim kurulları ve üst düzey yönetimin en temel sorumluluklarını yerine getiremediğini açıkladı.
Basel Komitesi başkanı Pablo Hernandez de Cos, “2023 yılında bazı bankaların yönetim kurullarının ve üst düzey yöneticilerinin, bankanın stratejisini ve risk toleransını denetlemede ve en temel sorumluluklarını yerine getirmede başarısız olduklarını görmek derin endişe verici” dedi.
Bankacılık krizinde bazı bankalar batmış, bazıları kurtarılmış ve küresel piyasalarda şok dalgaları yaşanmıştı. Basel Komitesi, bankalar için sermaye kurallarını yazıyor ve zor durumda kalmaları durumunda ne kadar ayırmaları gerektiğini belirliyor.
ABD EKONOMİSİNDEN KARIŞIK SİNYALLER
ABD’de ağustos ayı enflasyonu beklentilerin biraz üzerinde geldi. Ağustos itibarıyla yıllık enflasyon yüzde 3.7 oldu. Beklenti yüzde 3.6’ydı. Çekirdek enflasyon da beklentiler dahilinde yüzde 4.3 olarak açıklandı.
Olumlu gelişme ise perakende satışların aylık 0.6 artması. Beklenti yüzde 0.1’di. Ağustos sanayi üretimi de yüzde 0.1 beklentiye karşın yüzde 0.4 arttı.
Avrupa Merkez Bankası geçen hafta politika faizinde 25 baz puan artışa gitti. Faiz artışı beklemeyenler de vardı.
BORSALARDA SON DURUM: AVRUPA YÜKSELİŞTEYDİ
Wall Street haftayı küçük kayıplarla kapadı. Dow Jones haftalık olarak yüzde 0.1, S&P 500 endeksi de yüzde 0.5 ile eksideydi.
Avrupa’da borsalar özellikle Çin ekonomisinden gelen olumlu haberlerle haftayı yükselişle sonlandırdı. İngiltere’de FTSE 100 endeksi son 10 ayın en güçlü haftalık artışını yaşadı. Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 1.9, Almanya’da DAX endeksi yüzde 1 haftalık artışlar kaydetti.
FED ÇARŞAMBA GÜNÜ FAİZDE FREN KARARI AÇIKLAYACAK
Gelecek hafta, FED’in çarşamba günkü faiz oranı kararı belki de küresel ekonomi için bir yol ayrımı olacak.
Faiz oranlarını Mart 2022’den bu yana yüzde 5.25 artıran FED’in bu haftaki toplantısının sonunda oranları değiştirmemesi bekleniyor. Birçok yatırımcı ve uzman, faiz oranlarının daha fazla artırılması ihtimalinin düşük olduğuna, FED’in onlarca yıldır en saldırgan para politikası sıkılaştırma döngüsüne son vereceğine inanıyor.
Eğer haklı çıkarlarsa, Wall Street’te güçlü yükselişler görebiliriz. Ancak, belirsiz ekonomik görünüm ve yüksek hisse senedi fiyatları bu sefer yükselişi azaltabilir.
TCMB’DEN GÜÇLÜ BİR FAİZ ARTIŞI BEKLENİYOR
Sadece ABD’de değil, başta Türkiye olmak üzere İngiltere, Japonya, Çin, İsviçre, Brezilya, Endonezya ve Güney Afrika’daki merkez bankaları da faiz kararı verecekler. Ayrıca İngiltere, Kanada, Japonya ve Güney Afrika’da enflasyon oranları açıklanacak.
TCMB faiz kararını perşembe günü açıklayacak. Kimi uzmanlar, Merkez Bankası yönetiminin yükselen enflasyonla mücadele için 10 puanlık şok bir faiz artırımını değerlendirdiğini belirtiyor. TCMB geçen ayki toplantısında faizi 7.5 puan artırarak politika faizini yüzde 25’e yükseltmişti.